2015 Mart sayısında Yeşil Elma Dergisi’nde Hülya Erol’dan kudret narı ile ilgili bilgileri okuyabilirsiniz.
Türk mutfağı çok zengin bir o kadar da sahipsiz ne yazık ki. Elimizin altında değeri paha biçilmez birçok kültürel hazine var ancak üzerindeki toprağı kaldırıp parlatamıyoruz. Binlerce, on binlerce yıllık atalarımızın kültürünü bu günlere getirebilmişiz ama elimizden kayıp gitmesini televizyonda bir dizi izler gibi izliyoruz sadece. Yabancılar şöyle yapıyor da biz neden böyle yapıyoruz demem. Çünkü eğer Türk kültürünü bunca zaman yaşattıysak bu atalarımızın sayesindedir ve bu başarı hepimizin genlerinde saklıdır. Böylesine bir başarıyı gerçekleştirdiysek eğer her an hatamızdan dönerek kaldığımız yerden devam edebilir ve değerlerimizi hak ettiği şekilde yaşatabiliriz ve yaşatacağız da.
Konya’nın Seydişehir ilçesinde doğdum. Çok güzel bir çocukluk geçirdim. Evimizin bahçesinde oyun oynarken mutfaktaki hazırlıkları, kilerde yemeklik malzemelerin saklanmasını, annemin komşu teyzeler ile birlikte imece usulü erişte kesmelerini, tarladan getirilen buğdayın hedik haline gelmesini, odun ateşindeki kazanda kaynatılan keşkeklik buğdayın büyük kepçelerle karıştırılmasını izleyerek büyüdüm. Şimdiki nesiller gibi kitaplardan okuyarak veya televizyondan izleyerek değil bizzat yaşayarak öğrenen nesildenim. Buna bir de mutfaktaki hareketliliğe ilgim ve merakım da eklenince daha 5 yaşımda iken yufka açmayı öğrenmeye başladım. Ufak bir çocuk iken yapamasam ile her şeyi soruyordum anneme, annaneme, teyzelerime.
Çocukken başlayan merakım hayatım boyunca da devam etti. Anadolu’nun pek çok yöresine ait yemek kültürü araştırmalarım bana yöresel farklılıklara göre alışkanlıklardaki değişimi de görmemi sağladı. Bazı yörelerimizde aynı isimdeki yemekler farklı yöntemlerde yapılıyor iken, bazı mahallelerde komşu evlerde dahi farklı isimlerdeki yemeklerin aynı yemek olduğunu görebiliyorsunuz. Yöreler arası göçler, anneden kızına veya gelinine aktarılan kültürel alışkanlıklar kültürümüzdeki zenginliği de renklendiriyor.
Tüm bu araştırmalarımı kalem ile kâğıda döktüm yıllarca. Ve sonra teknoloji ile tanıştık hepimiz. Belki ilk zamanlar hemen uyum sağlayamasa da benim yaşıtlarım daha sonra hepimiz hoş karşıladık İnternet’i. 2 kızım da yurt dışına gidince özellikle mecburen bilgisayar ile sohbet etmeyi öğrenmem gerekti. Sohbetimizin birinde kızım lahmacunu nasıl yapacağını sordu, ben de bilgisayar ile birlikte kamerayı mutfağa götürüp anlattım ona. İşte görüntülü olarak yemek tarifini dersimizin ilkini de bu şekilde gerçekleştirmiş olduk o gün. Daha sonra 2006 yılında Ramazan Ayı’nda görüntülü yemek programı yayınımızı www.annemmutfakta.tv ile başladık ve bu vesile ile binlerce kişiye ulaşmış olduk. Hala da kızım elinde kamerası ile beni mutfakta yemek yaparken kayıt ediyor ve bir çok kişiye bilmediği, belki de unutmuş olduğu yemek kültürümüzü öğretmeyi sürdürüyoruz.
“AnnemMutfakta’nın Serüveni” adlı ilk kitabım 2012 yılında yayınlandı. Çocukluğumdan bu yana mutfak kültürümüz ile ilgili gözlemlerim, yöre yöre yaptığım araştırmalar ve tüm birikimlerin İnternet ortamı ile buluşup AnnemMutfakta’nın ortaya çıkışının hikâyesi yazıyor. Annem Mutfakta benim için sadece bir yemek sitesi değil, 2001 yılında geçirdiğim ağır hastalık sonucunda 15 gün yoğun bakımda yatmam ve sonraki iyileşme sürecimde bana yaşam enerjisi olan bir bebektir aynı zamanda. 2014 yılı Ağustos yılında ise “Hazır Alma Kendin Yap” adlı kitabım Hayy Kitap tarafından yayınlandı. Yayınevimin de bana inanması ve kültürel değerlerimizi yaşatmak adına yapıyor oldukları çalışmalar sonucunda çok güzel bir kitap ortaya çıktı ve daha ilk ay dolmadan ikinci baskısını yaptı. Ocak ayı sonuna doğru 3. Baskısı da kitapçılarda olacak.
Ballı Kudret Narı
Kudret narını özellikle mide problemi olanlar düzenli olarak kullandıkları zaman şifa bulduklarını belirtmektedirler. Kanser hastalığıyla mücadele eden birçok kişiden kudret narından şifa bulduklarını duyuyorum. Dikili’de bir komşumuz kendi eşinin ve yakın arkadaşının kanserden kudret narı ile kurtulduklarını söyledi. Bağışıklık sistemi zayıf olanların kullandığı ağır ilaçların yanında destekleyici tedavi yöntemlerine de başvurulabileceğini düşünüyorum. Kendim yıllardır iltihaplı romatizma rahatsızlığı ile mücadele ediyorum. Her yıl balın içinde bekleterek hazırladığım kudret narlı karışımı düzenli olarak kullanıyorum. Hem bağışıklığımı güçlendirdi, hem de kullandığım ağır ilaçlardan midemi koruyor.
Yalnız hatırlatmakta fayda var; kudret narını balın içinde bekletecekseniz alacağınız balın şeker katılmamış gerçek bal olmasına çok dikkat edin. Aksi halde sahtekârların şeker katarak hazırladıkları bal ile hazırlayacağınız karışım fayda sağlamayacaktır. Gıda teröristleri ne yazık ki her zaman karşımıza çıkabiliyor. Birileri acı çekip hastalığına şifa ararken diğerleri para kazanmak uğruna her türlü hilenin uzmanlığını yapıyor. Acı ama gerçek budur.
Kudret narını balın içinde bekletebileceğiniz gibi zeytinyağı içinde de bekletebilirsiniz. Ancak zeytinyağlı karışımın tadı çok acı olduğu için düzenli olarak kullanımı zorlaşıyor. Bu yüzden ballı kudret narı tercih edilebilir. Hangisinin daha şifalı olduğu ise ancak denenerek tecrübe edilebilir.
Malzemeler:
3 adet kudret narı
750 gr saf bal
1 litrelik kavanoz
Yapılışı:
Turuncu renkteki olgunlaşmış 3 adet kudret narını iyice yıkayın, kâğıt havluyla kurulayın ve nemini uçurtmak için güneş altında 1 saat bekletin.
Daha sonra kudret narlarını açın ve içindeki kırmızı kabuklu çekirdekleri ayırın.
1 litrelik kavanozun 2/3’ünü saf bal ile doldurduktan sonra kudret narını elinizle parçalayarak içine atın.
Çekirdeklerin dışını kaplayan kırmızı zarı da titiz bir şekilde ayırın ve kavanozun içine atın. Bu zarın faydalı amino asitler içerdiği belirtiliyor.
Kavanozu yeni bir kapakla sıkıca kapattıktan sonra karanlık ve serin bir yere kaldırın.
30 gün boyunca her gün birkaç kez altüst ederek kavanozdaki malzemenin karışmasını sağlayın.
Bal içinde eriyen ve dağılan kudret narını aç karnına günde 1 tatlı kaşığı yiyebilirsiniz.
Kapağını açtıktan sonra kavanozunuzu buzdolabında saklayın.