
Sitemize yeni yemek hazırlıklarımız devam ediyor, ancak bunu yansıtmıyorum şu anda. Yakında birtakım değişikliklerle, pek çok lezzetli yemeklerin videolarını izleyebileceksiniz.
Biraz soluk alalım istedim. Belki de ben soluk alamak istedim…Trafikte, tatilde , her yerde baş ucumda mutlaka okuduğum bir kitabım olur. Şu sıralarda okuyor olduğum kitaptan satırları sizlerle paylaşmak istedim. Yazım dili ve anlatımını çok beğendiğim Fakir Baykurt’ un “Onuncu Köy” adlı kitabından alıntı yapacağım. Fakir Baykurt’ un diğer bir kitabı “Yılanların Öcü” nü aynı adlı sinema filiminden hatırlayacaksınız. Elimdeki kitap 1977 yılında basılmış.
Öykü bir köyde geçiyor. Köyün ağası Dunana, kız çocuğunu okula göndermek istememekte, okul öğretmeni ise tüm çocukların okula gelmesini istemektedir. Köy ağası Durana ve cami imamı köy halkının ortak malı olan topraklara çit çekmeye ve kendileri için sürmeye başlayınca köy halkı tarlaları bozuyor. Buna karşı Durana kızını okula göndermeye karar veriyor.
Diğer bir yandan şehire gidip köy halkına dava açma hazırlıkları yapmaktadır. Durana’ nın kafasındaki tasarıya göre , davayı açacak, kızını da okula gönderecektir ki, aleyhinde bir şey kalmasın… İşte bu esnada Durana’ nın kızı ve damadı akşam yemeğine gelirler, sofraya otururlar. Bir bilgi daha, Durana’ nın 2 karısı vardır. İlkinden çocuğu olmadığı için ikinci kez evlenmiş. İlk karısına da herkes “ihtiyar” diye seslenmektedir.
İhtiyar: “Haydin sofraya!” dedi. “Yeni günlük yerden mi geldiniz? Sarmaşıp ağlamayı bırakın. Sonra beni de ağlatırsınız. Aksi gibi soframızda fasulye bulgur bugün. Geleceğinizi bilsek, pelte melte yapardık…”
Yemeğe oturdular.
Damat: “Yarın yaparsın , yarın yeriz ihtiyar ana! dedi.
“Hayhay…”dedi ihtiyar. “Yiyeceğiniz pelte olsun! Siniye iki yufka açar, ceviz döşerim…”
Durana: “Fasulye bulgur diye ağlaşmayın! diye çıkıştı sofra halkına. “Çok şükür ne var fasulyede bulgurda? Ben askerlik dolayısiyle çok yer gördüm. Sivas’ ı , Erzurum’ u, Kars’ ı, Ardahan’ ı gezdiğim gibi, Halep’ i, Şam’ ı, Yemen’ i, Turisina’ yı da gezdim. Dünyada üç beş zengin baklava börek yer, geri kalanın yediği hep fasulye bulgurdur! Millerin başka bildiği yoktur. Yalnız bazı yerlerde fasulyeye “lobiye” derler, o kadar bir değişiklik vardır. Koca bulgur ise her yerde başa güleşir! Bir de patates! Onun da bir çok yerlerde adı değişik: Kartopu, kumpir…”