Birçoğumuz klasikleşmiş bayram kutlamaları gibi kutluyor Cumhuriyet’in ilan edilişini. Ve hatta Türkiye’nin doğum günü olarak mutluluk mesajları yayanların sayısı da az değil. Türkiye Cumhuriyet ile doğdu, peki ama onu yaşatması gereken milleti Cumhuriyetine sahip çıktı mı acaba? Bu sorunun cevabı hızla verilebilecek türden değildir. Bu sorudan önce Cumhuriyet’in ne olduğunun cevabını vermek gerekir. Ülkemizin doğum günü olarak kutlayanlara sorsak acaba ne cevap verirlerdi!

Nedir Cumhuriyet? Sosyal paylaşım sitelerinde veya 29 Ekim’de İstanbul Bağdat Caddesi veya Nişantaşı semtlerinde fener alayı eşliğinde yürüyüşle kutlamanın ötesinde bir şey olsa gerek Cumhuriyet.
Cumhuriyet, devletin yönetim biçiminin adıdır. Bu yönetim biçiminde devleti yönetenler milletin seçimi ile belirlenir. Yani millet fikir birliği eder ve kendini temsil edecek olan vekillere “Benim yaşam biçimimi düzenlemek için seni seçtim.”der. 1 Kasım 2015 tarihinde yeniden bir fikir birliği yoklaması için sandıklara gidilecek mesela. “Seçim varsa Cumhuriyet vardır!” anlamına mı geliyor peki?

Partiler içinde millet vekili adaylarını parti başkanları atadığı sürece, millet seçmiş sayılmayacaktır, bu durumda aslında var gibi görünen yönetim biçimi yoktur. Peki o zaman kutladığımız nedir?
Bir not olarak eklemekte fayda var; 20. yüzyılın başında Yunanistan ve Türkiye arasındaki denize sınır konmamıştı ve adı Akdeniz idi. Oysa ki şu anda, ne yazık ki hepimiz o bölgedeki denize “Ege Denizi” adını takmışız. Oysa orası da Akdenizdir, ve Atatürk’ün ordulara hedef gösterdiği Akdeniz de burasıdır. Düşmanın maşalığını yapan Yunan askerleri İzmir’de yenilgiye uğratılmış ancak gerçek düşman hala topraklardan atılamamıştır.

Vatan toprağını kendi canları pahasına savunmuş ve şehit düşmüş atalarımız, bizlerin daha iyi bir ülkede yaşamalarını istemiş olamazlar mıydı? Böyle istediklerini düşünüyoruz. Peki o zaman ilanının üzerinden 92 yıl geçmesine rağmen hala içselleştiremediğimiz nedir acaba?

Bu soru Dumlupınar Şehitliği’ni ziyaret ettiğimiz sırada bir kez daha beynimde yankılandı. Konya-Bozkır’lı 11 yaşındaki Alioğlu Süleyman’ın ismini görünce “Neyi doğru yapmıyoruz da canlarını bu vatan için feda etmiş şehitlerimizin kemiklerini sızlatıyoruz?” sorusunu Facebook’ta Türkiye’nin 92. yaşını kutlayanların mesajları ile yan yana getirerek hayal ettim, ama böylesine ironik durumu kendime açıklayamadım. Herkes neyin kafasını yaşıyor bimiyorum. Bu gece Dumlupınar Şehitliği’ne gittim, Cumhuriyet’i koruyamadığımızı üzülerek ve içimden bağırarak anlattım onlara ve dua ettim bir an evvel aklımızı başımıza devşirmemiz için milletçe…Bakalım yarın neler olacak?