Taptaze
Anasayfa » OKUYUN » Makaleler » Aydın Yılmaz Usta

Aydın Yılmaz Usta

Aydın Yılmaz
Aydın Yılmaz

Bu gün yazımda aşçılık mesleğine usta-çırak ilişkileri ile yetişmiş ve uzun seneler başarılara imza atmış 15-Ocak-2004 tarihinde kaybettiğimiz büyük üstat Aydın Yılmaz’ ın anısına yazmak istedim.

Aydın usta eğitiminin kendisi ve mesleği için çok eksik olduğunu bilerek ve kendi imkanlarını zorlayarak yurt dışına mesleki eğitimini geliştirmek ve yabancı dil öğrenmeye gitmiş. Çok çalışarak ve zorlukları aşarak eğitimini tamamlayıp yurduna geri dönmüştür. Aşçılık mesleğine onur ve saygınlık kazandırarak aşçıların, çalıştıkları iş yerlerine ön kapıdan giriş yapmalarını sağlamıştır. Yaşamı boyunca da aşçılık mesleğine bir ömür adamıştır. Mesleği adına inanarak söylediği ve yaptığı her işte meslekteki gençlerin önünü açacak yenilikleri getirmiş bir duayen, aşçıların hocası unvanı almıştır.

Gerçek hayırsever olan Aydın usta, “ben” değil “biz” diyerek çalışmalarında hep kalıcı işlere imza atmıştır.

Çok zorlu geçen günler yaşadığını anlatırdı ; “Hiç bir zaman moralimi bozmadım, kendime olan güvenim tamdı ve yetenekli olduğumu da biliyordum” derdi. “Çalıştığım yabancı şeflerin benim çalışkanlığımı ve yeteneğimi de desteklerini hissettiriyorlardı.Ben meslek adına daha neler yapabilir arayışına devam diyordum.
Bu arada hiçbir zaman ”
tamam ben oldum” demedim. Hep sordum, araştırdım. Ekip arkadaşlarıma da mesleki sırları paylaşmaları gerekliliğini anlattım . Ekip içinde bu paylaşımdan kaçan olursa karşısında beni bulacaklarını söylerdim.

Biz yetişirken ustalarımızdan çok çektik, çırakken malzemeleri hazırlatırlar, sonra yapmaya başlayınca hemen bizleri başka işleri yapmak için yanlarından uzaklaştırırlardı ,ben bu aşamalarda çöp kovasını karıştırarak ustamın ne kadar yumurta kullandığını kabukları sayarak yazardım. Ne kadar soğan doğradığını anlayabilmek için soğan başlarına ulaşmaya çalışırdım. Bizi yetiştiren ustalar, çok bağırırlar ve küfürlü konuşurlardı, bir soru sormaya cesaret edemezdik” derdi üstat.

Aydın usta İstanbul’dan hiç kopmadı ve mesleki sosyal sorumluluk bilinci ile çalışmalarınına devam ederek yol aldı. Emekli olunca genelde herkes dingin bir yaşam, memlekete dönüş bağ bahçe işleri ile huzurlu günlerin hayalini kurar. Büyük üstat ise, dinlenmeye çekilmedi, daha çok çalışmak ve meslek için kalıcı bir şeylere imza atmak adına meslek için bir okul açılmasını istemiş ve bu yolda arkadaşları ile kolları sıvamışlardı. Milli Eğitim Bakanlığı’ na bağlı olacak olan aşçılık okulununda ortak mutfak dilinin eğitilmesi ve genç nesil aşçıların hem mesleki hem de kültür açısından yetişmelerini istemişti. Bu uğurda çok çalıştı ve çok yoruldu. Aşçılık camiasından destek yerine köstek gördü diyebiliriz. Ne yazık ki insanların egoları, güzel işler karşısında bile üste çıkabiliyor. O süreçte yaşadığı üzüntüleri ve bu üzüntüleri kendisine yaşatanları hiç affetmeyeceğini söylüyordu. Oyun içinde oyun oynamaya çalışanların, kendisine yapılan yanlışlar altında vicdan azabı çekeceklerini ve onları Allah’ a havale ettiğini söylüyordu.

Yaşadığı üzüntülere rağmen Aydın usta pes etmemişti. 1981 yılında  okulun temel atma töreni yapılmış ve iki sene sonra 1983 yılında 30 öğrenci ile öğretime başladı. 1997 yılında İzzet Baysal Üniversitesine bağlı Mengen Aşçılık Yüksek Okulunun açılmasında da üstadımızın emeği çoktur. Büyük ustanın daha bilmediğimiz çok hayır işinde de emeği olduğu pek çok kişiden duyarız . Böyle bir şahsiyeti tanımaktan, sohbet etmekten ve seminerlerini dinlemekten büyük onur duyuyorum. Türk yemek kültürü araştırmalarımda verdiği desteği ve önerileri de hiç unutmuyorum. Bir gün yemek kültürü adına bir hizmette bulunabiliyorsam, bu siz ve sizin gibi kültürü doğru bilen ve bu kültüre sahip çıkan ustalarımızdan aldığımız destekler sayesindedir.

Buradan 2 Aşçılık Federasyonunu yönetimi kurulu üyeleri ve başkanlarına sesleniyorum. Bu sene düzenlenecek aşçılar yarışmalarında “Aydın Yılmaz Özel Ödülü” olarak özel bir ödül konulmasını ve bunun geleneksel hale getirilmesi gerekli diye düşünüyorum.Gençlere geçmişimizdeki değerleri hatırlatmaz isek, geleceğe dair öğretebileceğimiz de bir şey kalmamış demektir. Geçmişini bilmeyenlerin geleceği de olmaz.
Rahmetliyi anmak için hazırlık yaparken oğlu Ümit Yılmaz ile konuştum ,çok güzel haberler aldım ve çok sevindim tabi ki bu güzel oluşumları ben açıklayacağım zamanı gelince hep beraber öğreneceğiz.
Paylaştığı bir bilgi de:rahmetli babasının kendine ilke edindiği , peygamber efendimizin güzel bir sözü vardır;” İnsanların en hayırlısı insana hizmet edendir.” sözünü özümseyerek yaşamında uyulamaya çalıştığıdır.
Akıllı usta, bulunduğu konumda meslek adına daha fazla neler yapılabileceğini bulan ve yapandır” derdi,
Küçük şeyleri dert etmeyin,büyük işler yapmaya takadınız kalmaz” derdi,
Ben hep yapacaklarımı hayal kurdum, zamanı gelince düşlerimi hayata geçirdim” derdi.

Bu doğrultuda  kendini bu mesleğe ve meslektaşlarına adamıştı. İnşallah bundan sonra bu hizmetleri  genç meslektaşlarımız  gerçekleştirmesini dilerim.”

Karanlık aydınlıktan,yalan doğrudan kaçar.
Güneş yanlız da olsa, etrafına ışık saçar.
Üzülme, doğruların kaderidir yanlızlık,
Kargalar sürü ile, kartallar yanlız uçar.

Aydın usta siz her zaman ışık oldunuz nurlar içinde yatın. Aydınlattığınız yolda yürüyecek yürekler hep var olacaktır.

Tüm Mutfak ve aşçılara camiasına sesleniyorum gelin dağılmışlığa son verelim ben değil biz olalım,kalıcı işlere imzalar atalım.
“Kar taneleri doğadaki en kırılgan şeylerdendir ama bir araya geldiklerinde bakın neler yapabiliyorlar”
Ocak 15 de Aydın hocanın seneyi devriyesi için annemmutfakta.tv’un paylaşımıdır.
Perşembe günü üstat Aydın Yılmaz hocamız ruhu için sevdiğini öğrendiğimiz “İrmik helvası “nı kavrulup dağıtıldı bu vesile ile ebediyete intikal etmiş tüm aşçıların ruhlarına da hediye ettik, Allah kabul etsin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir