Ayva ekşisi şifa kaynağıdır

Bu sezon da bitti.

Evler tek tek kapandı, etrafımız daki yazlık evlerin kepenkleri kapanınca, bir soğukluk hüzün geliyor şirin sitemize ve mahellemize.

Sonbahar zaten hazanı, hüznü hatırlatır ve sapsarı yapraklar dökülür.Doğa yeşilden turuncu ve sarının tonlarına bürünür. Her mevsimin güzelliği olsa da, güz bana hüznü anlatır.

Bahçelerde ayva ağaçları sarı toplarla dolu. Ama iyi vey hiç ilaçlanmadığı için yere düşüyor. Hele rüzgar esince çimin üstü sarı toplarla dolu , hepsi bana bakıyorlar. Kendime söz vermiştim. Hiç bir şey yapmayacaktım. Dönüş öncesi son iki gün dinlenecektim. Yere düşen ve çok da fazla olan ayvalara bakınca içim sızladı. Bu kadar ayva çürümeye terk edilmemeli dedim; “Ne güzel ayva ekşisi olur bunlardan” ve sonra kendime verdiğim sözümden de döndüm.

Doğal ve sağlıklı beslenme üzerine çok dikkat ediyorum biliyorsunuz.  Doruk ve ev halkı için kolları sıvadım.
Yerden topladığımız avyalar göz kararı 15-18 kg ağırlığında gelirdi. Yıkadık , böldük , küçük küçük doğradık ve üzerini geçecek seviyede su doldurduk. Tencere içine ayvaların çekirdeklerini de atarak büyük bir tencereyi ile haşlanması için ocağa koyduk. Bu tip çalışmalarda, suyu ve meyveyi uzun süreli olarak kaynatmak gerekir. Aslında bu işlem için bahçe veya açık mutfakta yer ocağını yakmak gerekir. Hava rüzgarlı olduğu için, ben rüzgarı engelleyen şömineyi yaktım, ve odun ateşinde kaynattım.
Bugün ve yarın ayva ekşisini yapmaya çalışacağım.

Sizlerde bahçelerinizde büyüttüğünüz, ellerinizle yetiştirdiğiniz meyveleri lütfen boşa götürmeyin, mutlaka sizlere yarar sağlayacak  bir şekilde değerlendirin. Eğer elma ağacınız varsa ayva ekşisini yaparken, içerisine 2-3 kilo da elma doğrayabilirsiniz. Çok güzel bir tat elde edersiniz. Yoksa da önemli değil, tek başına da ayva ekşisi yeterince lezzetli oluyor zaten. Tosya, Yenidoğan köyünden Hacı Ümmühan hanım yöre şivesiyle der ki; “Ayva eyşisinin içine elma da konursa daha datlı olur“. Pekmez yapımının nasıl olduğunu bizlere öğreten ve sitede sizlerle paylaştığımız hacı Ümmühan diyorsa doğrudur diyerek sizlerle paylaşmak istedim. Ümmühan ninenin yaptığı pekmezin aşamalarını izlemek isterseniz tıklayın.

Çeşitli yörelerimizde, kış için hazırlanan ve saklanan sebze ve meyvelerimiz  bulunur. Bunlardan pek çoğunu da sitemizde videolu olarak sizlerle paylaştık, hala da paylaşmaya devam etmekteyiz. Sizler de kendi sevdiğiniz bir meyveden veya sebzeden başlayarak gıdaların saklanma tekniklerini uygulamaya başlayın. Hazırladığınız bu gıdalarınızın sevdiklerinize faydalı olduğu düşüncesi veya kendi yapmış olduğunuz içeriğini bildiğiniz gıdayı yemenin zevkine vardıkça, her sene yaz aylarında vazgeçemeyeceğiniz bir uğraşa da adım atmış olacaksınız.

Ayva ekşisi koyu kıvama gelene kadar kaynatılır , reçel veya bal gibi tüketilir. Kimi yerde ise yoğunluk kazanmış bu sıvı sulandırılarak içecek olarak da içilir. Şeker eklenebilir içine ancak en makbulu elbette doğal meyve şekeri ile içmektir.

Eskilerin kullandığı her tekniğin altında bir sebep yatıyor, günümüzde bu daha da iyi anlaşılıyor. Ayvaları koyu bir kıvama gelene kadar kaynatan annelerimiz, çocuklarının öksürüğü geçsin diye, çay bardağına bir kaşık ayva ekşisi üzerine sıcak çay ve tatlı olarak tatlı pekmez karıştırarak yaptıkları ayva murabbasından palizeyi içirirlermiş. Hem boğaz ağrısına iyi gelir hem de öksürüğü geçirirmiş. Ayva meyve olarak yenilmesi de faydalıdır. İshali önlediği gibi, çok fazla yendiği zaman ters etki de yapabiliyor ne yazık ki. Kilo vermek için rejim yapanlar için tok tutması açısından mönülerinin içine katılması gereken bir meyvedir ayva.

İlkbaharda taze ayva yapraklarından çok lezzetli sarmalar yapılır. Taze olarak sarması yapıldığı gibi veya hazırlayacağınız salamura ile daha sonra kullanmak için yapraklar saklanır. Aynen üzüm yaprağı ile yapılan sarma tekniği kullanılır. Yöresel farklılıklar gösterirse de, her yerde yapılan sarmalar birbirinden lezzetlidir. Öksürük için ayrıca ayvanın yaprağını da kaynatabilirsiniz.
Velhasıl ayva yedi derde devadır.

Tabiat bize  cömert davranıyor. Görmesini bilene tabi!

Biz insanoğlu ise nankörlük ve tembellik yapıyoruz. Tabiata ihanet ediyoruz, daha doğrusu kendimize ihanet ediyoruz. Doğal gıdalarla beslenmek dururken, katkı maddesi içerdiğini bildiğimiz halde kolayına kaçarak çocuklarımıza yiyecekler yediriyoruz.